Kahramanmaraş’ta enkaz altından 92. saatte anne ve kızının kurtarılmasına yardımcı olan Zonguldak Belediyesi personeli Bora Amasralı, yaşadıklarını anlattı.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından Türkiye’nin her yerinden arama kurtarma çalışmaları için belediye çalışanları deprem belgelerine hareket etti. Zonguldak’tan da 16 gönüllü belediye personeli, arama kurtarma çalışmalarına destek için Kahramanmaraş’a gitti. Zonguldak Belediyesi personeli Bora Amasralı (37), Azerbeycan Caddesi’nde arkadaşlarıyla beraber 7 katlı Manolya Apartmanı’nın 3. katında enkaz altında kalan Mihriban Özçelebi (65) ve kızı Hatice Özçebi’yi (30) 92’inci saatte kurtardı.
"16 arkadaşımızla enkaz çalışmalarına yardımcı olduk"
Bora Amasralı, o kurtuluşun hikayesini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. Amasralı, “Biz depremin ilk günü akşamı çıktık yola. 16 arkadaşımızla birlikte Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’ın talimatı ile beraber acil olarak çıktık. 28 saatin sonunda Kahramanmaraş’a vardık. Vardığımızda ortada bir kaos ortamı vardı. Tabii ki yardımlar da yol boyunca geliyordu. Bizler de araçlarımızı tırların üzerinden indirdik, hemen çalışmaya başladık. Ondan sonra enkaz çalışmalarına yardımcı olduk" dedi.
"Misafir odası açık kaldığı için yaşama tutunmuşlar"
Misafir odasının açık olmasından dolayı anne ve kızının sağ kurtulduğunu ifade eden Amasralı, “Azerbeycan Caddesi'nde Manolya Apartmanı’nda çalışıyorduk biz. Bizim olduğumuz binadan o aileye ulaşana kadar 8 tane cenaze aldık biz. Enkaz altındaki ailenin de çocukları vardı. Abidin vardı, çocuğu vardı. O bizi yönlendirdi. ’Benim annem yatak odasında yatmıyor, misafir odasında yatıyor’ dedi. Biz de ondan sonra mutfağı kırdık, sonra salonu kırdık. Sonra misafir odasının altından delik açıp içeriye doğru seslendik. Sonra içeriden dünyanın en güzel sesi, ’Ağabey’ diye geldi. Biz de ondan sonra daha profesyonel ekipleri çağırdık. Onları bekledik, ekipler gelene kadar deliği büyüttük. Ekipler Hatice kardeşimizle Mihriban anneyi dışarıya aldılar. 92’inci saatin sonunda kurtardık. 4 kişilik bir aile, baba ve oğlu dışarıdaydı zaten. Onlar sağ çıktı. Anne ve kızı enkaz altındaydı. 1,5 metrelik boşlukta kalmışlar üçüncü katta. Bina sol tarafa doğru pres olmuş. Misafir odası biraz açık kaldığı için yaşama tutunmuşlar” şeklinde konuştu.
"Aileyi canlı çıkarınca bize umut oldu"
Bora Amasralı, aileyi canlı çıkarmalarının diğer çalışmalara da umut olduğunu söyleyerek, “Biz aileye ulaşıncaya kadar 9 tane cenaze çıkardık. Onun psikolojisi çok kötü. Durmadan cenaze alıyorsun. Umudumuzu kaybetmeye başlamıştık. Dışarıdan yönlendirmelerle aileyi bulunca bu sefer umut oldu, daha fazla çalışmaya başladık. Başka canlılar olabili,r daha fazla çalışalım diye. Bu bize lütuf oldu o insanları oradan çıkarmak. Canlı da alınca bütün ekip arkadaşlarımızla ağladık. Kızla annesi şoktaydı. Kız ’Ağabey’ diye seslenince ’İyi misiniz? Nasılsınız? Bir yere sıkıştınız mı?’ diye sordum. Onlar da ’İyiyiz, rahatız, bir yere sıkışmadık’ dediler. Kız çok canlı şekilde enkazdan el sallayarak çıktı. Zaman kalmadı, biz başka enkazlarla ilgilendiğimiz için onları hastanede ziyaret edemedik. İlerde bir gün Kahramanmaraş’a gidip aileyi ziyaret etmek istiyorum" dedi.
"Bizim direkt etki ettiğimiz 9 canımız var"
Enkaz altından kurtardıkları 9 can olduğunu belirten Amasralı, “İlk oradayken, arkadaşlarımızla dönerken bir sıkıntı yoktu. Oradayken de bir sıkıntı yoktu. Ama burada kafanızı yastığa koyduğunuz zaman uyuyamıyorsunuz. Hala psikolojik etkileri var. Sonuç olarak canlar gidiyor. İster istemez çok üzücü bir durum. İnsanlar enkaz altından canlı olarak çıkınca mutlu olduk. Bizim direkt etki ettiğimiz 9 canımız var. Bizim buradan da ağabeylerimiz bizleri aradı, ’Enkazdan sesler geliyor’. Gece saat 12.30’da Trabzon Caddesi’ne koştuk. Oradan sabaha karşı iki kişi alındı. Öğleden sonra da 4 kişi alındı. Bunların hepsi canlı alındı. Bizim o kadar donanımız yok ama madenci ağabeylerimizi çağırdık. Sağ olsunlar girdiler aldılar” diye konuştu.
"Madenci ağabeylerimiz ailelerini kurtarır gibi çalıştılar"
Amasralı, madencilerin deprem bölgesinde adeta kendi ailelerini çıkarıyor gibi çalıştıklarını söyleyerek, “Bizim madenci memleketimizde yaşamamız bir lütuf. Bizim sırtlarımızın arkasında Zonguldak yazıyordu, onların da arkasında TTK yazıyordu. Halk bizi orada bağrına bastı. Bir şey olduğu zaman ’Ne olur siz gelin’ dediler. Yemek sırasında ’Lütfen siz sıra beklemeyin, öne geçin’ dediler. Bizi orada çok takdir ettiler. Madenci ağabeylerimiz de üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yaptılar. Alman ekip 3 gün boyunca yan binamızda ses dinledi. Canlılar var, 3 tane ama giremiyorlar. O sıra bizim madenci ağabeylerimiz geldi. ’Biz onları alırız’ dediler. Yerin altında 4 metre gittiler, sonra binanın altından iki kat deldiler, anne ve çocuklarına ulaştılar. Canlı ve sağ aldılar oradan. Gözlerinde bir korku yok, yapamam yok. Sanki enkazın altında kendi aileleri varmış gibi çalıştılar" ifadelerini kullandı.